Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Nedir?

Lenfomalar (Lenf bezi kanserleri) lenfosit ismi verilen beyaz küre hücrelerinin bir alt grubundan ve lenf bezlerinden kaynaklanır.

Temel olarak Hodgkin lenfoma ve Non-Hodgkin lenfoma olmak üzere iki ana gruba ayrılırlar. Lenfomaların klinik bulguları, ilerleyişleri, tedavi yanıtları birbirlerinden farklıdır. Her ne kadar lenfomaların kimi klinik özellikleri ile ayrımı mümkün olsa da alt gruplarının belirlenmesi klinisyenler tarafından değil patologlar tarafından yapılır. Burada klinisyenleri tedaviyi devam ettiren sürücüler, patologları ise o aracın GPS’i gibi düşünmek yanlış olmaz. Aracın nereye gitmesi gerektiğini patologlar belirler, klinisyenler ise usta şoförler olarak bu hedefe kazasız ulaşmalarını sağlarlar. Adres yanlışsa şoför ne kadar iyi olursa olsun hedefe ulaşılamaz.  

Lenfomaların tanı aşamasında ilk ve en önemli adım iyi bir hematopathologist tarafından tanının konmasıdır.

Lenf bezleri vücudun karakolları gibidir. Vücudun diğer enfeksiyonlara veya diğer hastalıklara karşı mücadelesinde önemli rol oynarlar. Lenf sisteminin ana hücreleri lenfositlerdir. İki çeşit temel lenfosit vardır. Bunlardan ilki B lenfosit diğeri de T lenfositlerdir.

B lenfositler antikor dediğimiz proteinleri yaparlar ve bu proteinler bakteri ve virüslere karşı bağışıklığımızı sağlar.

T lenfositler biraz daha karmaşık bir yapıya ve sisteme sahiptir. T lenfositler vücutta anormal gelişen kanser hücreleri gibi hücreleri fark eden, onları yok eden hücrelerdir. Bu hücreler aynı zamanda immün sistemin diğer fonksiyonları da düzenlerler ve birçok alt gruba ayrılırlar.  

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Çeşitleri Nelerdir?

Lenfomalar iki ana gruba ayrılırlar.

  • Hodgkin Lenfoma
  • Non Hodgkin

Hodgkin lenfomalar dört alt gruptan oluşur.

  • Nodüler Sklerozan Hodgkin Lenfoma,
  • Mikst Sellülar Tip Hodgkin Lenfoma,
  • Lenfosit Zengin Hodgkin Lenfoma
  • Lenfositten Fakir Hodgkin Lenfoma

Nodüler Sklerozan Hodgkin Lenfoma en sık görülen Hodgkin Lenfoma tipidir. Neredeyse her 10 vakanın 7’sini oluşturur. Genellikle ergenlik döneminde ve genç yetişkinlerde görülür. Ancak genel olarak toplumdaki her yaş grubunda ortaya çıkabilmektedir. Genellikle boyun ve göğüs boşluğundan köken alarak başlarlar.

Mikst Sellüler Hodgkin Lenfomalar ikinci sık görülen Hodgkin lenfoma tipidir. Her 10 vakanın 4’ünden Mikst Sellüler Hodgkin lenfoma sorumludur. Genellikle HIV enfeksiyonuyla ilişkili olabilir. Çocuklarda ve yaşlılarda da görülebilir. Herhangi bir lenf bezinden başlayabildikleri gibi genellikle göğüs boşluğu, koltuk altı ve boyundan kaynaklanırlar.

Lenfositten Fakir Hodgkin Lenfoma nadir görülen bir tiptir ve genellikle yaşlılarda ve HIV virüsü ile ilişkili olarak ortaya çıkar. Diğer Hodgkin lenfoma türlerinden daha agresif ve zor seyreden bir tiptir. Genellikle karın bölgesinde karaciğer, dalak ve kemik iliğinde ortaya çıkar.

Non-Hodgkin lenfomalar ise birçok alt gruptan oluşur ve bu alt grupları kabaca 2 ana grupta toplamak mümkündür.

  • Indolent lenfomalar (düşük dereceli lenfomalar)
  • Yüksek dereceli (çok agresif lenfomalar)

Indolent lenfomalar arasında en sık rastlananlar;

  • Folliküler lenfoma
  • Lenfoplazmositik lenfoma ( Waldenstrom Makroglobulinemisi)
  • Marjinal zon lenfoma (nodal marjinal zon lenfoma, MALT lenfoma ve splenik marjinal zon lenfoma sıktır)
  • Primer kutanöz anaplastik büyük hücreli lenfoma

Çok agresif lenfomalar arasında ise en sık rastlananlar;

  • Büyük B Hücreli Lenfoma (primer mediastinal büyük B hücreli lenfoma bu gruptandır)
  • Folliküler lenfoma grade IIIB
  • Anaplastik büyük hücreli lenfoma (kutanöz anaplastik büyük hücreli lenfoma, sistemik anaplastik büyük hücreli lenfoma)
  • Ekstranodal NK/T hücreli lenfoma
  • Anjioimmünoblastik T hücreli lenfoma
  • Periferik T hücreli Lenfoma
  • Intravasküler büyük B hücreli lenfoma
  • Burkitt lenfoma
  • Lenfoblastik lenfoma
  • Yetişkin T hücreli löasemi/lenfoma
  • Mantle hücreli lenfoma
  • Post-transplant lenfoproliferatif hastalık
  • Histiositik Lenfoma
  • Primer effüzyon Lenfoması
  • Plazmoblastik lenfoma

Indolent veya yavaş seyirli lenfomaların seyirleri ismi üzerinde, yavaştır. Hücrelerin çoğalma hızları normal hücrelere yakındır. Önemli bir bölümünde erken dönem tedavi gerekmez. Genellikle kür şansları azdır. Bu grup lenfomaları daha çok bir kronik hastalık gibi görmek daha doğrudur. Nasıl ki hipertansiyon veya diyabet bir kronik hastalıktır ve ancak tedavi ile kontrol altında tutulur ama yok edilemez, indolent lenfomalar da öyledir. Agresif lenfomalarda seyir hızlı ancak hastalık tam kür edilebilirdir. Indolent lenfomaların bazılarında “bekle-gör” tedavisi yapmak gerekirken bazı türlerde ise hiç vakit kaybetmemek gerekir.

 

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Risk Faktörleri Nelerdir?

Hodgkin Lenfoma için risk faktörleri arasında sigara, aşırı kilo da sayılmakla beraber ilişki net gösterilememiştir. Bilinen risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır.

  • Yaş: Hodgkin lenfoma her yaşta görülebilir. 20’li yaşlardan ve 55 yaşından sonra görülme sıklığı daha da yükselir.
  • Epstein-Barr virüsü (EBV) enfeksiyonu geçirmiş olanlarda Hodgkin Lenfoma olma riski daha yüksektir. Ancak bu kimseyi korkutmamalıdır çünkü risk bu grup kişilerde bile 1/1000 bildirilmiştir. Lenfoma hücrelerinin yüzde 25’inde EBV (Epstein-Barr) virüsü saptanmaktadır
  • Erkeklerde görülme sıklığı daha fazladır.
  • Aile öyküsü de bir risk faktörü olabilir ancak burada alışılmış bir geçiş riskinden çok bir eğilimden söz etmek daha doğru olur. Hastalığın görüldüğü kişilerin kardeşlerinde ve tek yumurta ikizlerinde lenfoma görülme riski daha yüksektir.
  • Zayıflamış immün sistem veya HIV virüsünün bulunması lenfoma gelişim riskini artıran nedenlerden olabilmektedir.

Non-Hodgkin lenfomalarda bilinen risk faktörleri ise aşağıdadır.

  • İleri yaş, beyaz ırk ve erkek cinsiyet
  • Doğumsal immün yetmezlik sendromları (hipogammaglobulinler, Wiskott Aldrich Sendromu)
  • Otoimmün hastalıklar (Romatoid Artrit, sedef hastalığı (psoriasis), Sjögren sendromu
  • AIDS (HIV virüsü)
  • HTLV-1 virüsü (Human T-lymphotropic virus type 1)
  • Epstein-Barr virüsü
  • Helikobakter pilori (özellikle midede görülen gastrik marjinal zon lenfoma (MALT lenfoma) için risk faktörüdür.
  • İmmün sistemi baskılayıcı uzun süreli ilaç kullananlar (İmmünosupresif ilaçlar, kortizon)
  • Organ nakli yapılan hastalar (çoğunlukla immünosupresif kullanırlar)
  • Geçmişinde kemoterapi uygulanmış olan hastalar

Her iki tür lenfoma için belirtilen risk faktörlerini taşıyanlar elbette bu hastalıklara yakalanacaklar diye düşünemeyiz ancak bir risk olduğunu belirtmek için bu listeler verilmiştir.  Bütün kanserlerde olduğu gibi Hodgkin dışı lenfomalarda ya da Hodgkin lenfomalarda risk faktörleri tam olarak belirlenememiştir.

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Belirtileri Nelerdir?

Hodgkin lenfoma ve Non- Hodgkin lenfomaların klinik belirtilerle ayrılması, kimi klinik eğilimler göstermelerine rağmen genellikle pek mümkün değildir. Örneğin lenf bezi dışı tutulumlar (akciğer, beyin, mide barsak kanalı vb) genellikle Hodgkin dışı lenfomaların bulgusudur. Hodgkin lenfoma vücudun diyaframa altından yani karın bölgesinden genellikle başlamaz. 

Tekrar vurgulamak gerekir, lenfoma tanısı ve alt grubu hematopatologlar (hematolojik patolojide uzman patologlar) tarafından konur. 

Lenfoma bulguları olarak aşağıdaki klinik bulgular önemlidir.  

  • Lenf bezlerinde büyüme, ele gelen şişlikler (hastaların bazıları sadece bu bulgular ile başvurur).
  • Lenf bezlerinin bulunduğu bölgelerde lenf bezinin büyümesine bağlı olarak çevrede bulunan organ ve dokulara uygulanan baskılara ilişkin bulgular
  • Ateş (Uzun süren, iniş ve çıkışlarla seyreden, nedeni bulunamayan, 38.5 dereceyi pek geçmeyen ateş)
  • Terleme (bu bulgu çok sübjektiftir ve iyi sorgulanmalıdır. Burada kastedilen genellikle her gece çamaşır değiştirecek kadar yoğun bir terlemedir)
  • Kilo kaybı (6 ay içinde toplam vücut ağırlığının yüzde 10 ve daha fazlasının kaybedilmesidir. Hastalarda 6 ay beklenemeyeceğine göre bu bulgu ciddi kilo kaybı gibi düşünülmelidir.
  • Yorgunluk, halsizlik
  • Kaşıntılar (Hodgkin lenfomada daha belirgin ve önemlidir)
  • Nedeni anlaşılamayan göğüs, kemik, karın ağrısı

Özellikle ateş, gece terlemesi ve kilo kaybı lenfomanın B semptomları arasında sayılır.

Klinik bulgular genellikler lenf bezlerinin ve organ tutulumlarının hangi bölgede ve hangi organ tutulumu olduğuna, tümörün çapına, büyüklüğüne ve tümörün büyüme hızına, hastanın eşlik eden hastalıkları ve yaşına bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Evreleme Nasıl Yapılır?

Lenfomada evreleme önemlidir. Evreleme ile tedavi öncesinde ve tanı sırasında lenfomanın bir bütün olarak bir anlamda fotoğrafı çekilir. Yani kişide hastalığın yaygınlığı net olarak belirlenir. Bu tedavi yanıtının takibinde ve hastalığın nasıl ilerleyeceği hakkında fikir verir.

Hastalığın evrelemesinde yeniden gözden geçirilen Ann-Arbor sınıflaması kullanılır. Lenfomalarda dört evre bulunur, bu evreler Romen rakamları kullanılarak belirtilir. (Evre I, Evre II, Evre III ve Evre IV).

Evre-I    : Vücudun herhangi bir bölgesindeki tek bir lenf bezi tutulumu

Evre-II  : Vücudu diyaframa ile ikiye ayırdığımızda diyaframanın tek bir tarafında birden çok lenf bexi bölgesinde tutulum

Evre III  : Diyaframanın hem altında hem de üstünde tutulum

Evre IV : Lenf bezleri ve lenfoid organlar (dalak) dışında tutulum

Evreleme dışında Latin harfleri kullanılarak bu hastanın durumu daha net ortaya konulabilir.

  • B: Yukarıda tanımlanan ateş ve B semptomları ismi verilen ateş, gece terlemesi ve kilo kaybından birinin olması.
  • A: B semptomlarının üçünden birinin bile olmaması
  • S: Dalak veya timüs tutulumunun olması
  • X: Dev kitle (10 cm ve üzeri kitle)

 

Örnek:

Evre III B dendiğinde diyaframının her iki tarafında birden çok lenf bezi tutumu olan ve ateş, kilo kaybı ve gece terlemesi bulgularından en az birinin olduğu bir hasta anlaşılır.

Evre VI A dendiğinde en az bir lenfatik sistem dışı organ tutulumu olan, ateş, kilo kaybı ve gece terlemesi bulgularından hiçbirinin olmadığı bir hasta anlaşılır.

Evrelemede gözden geçirilmiş̧ Ann-Arbor sistemi kullanılır. Evrelemede tercihan PET BT yapılır. Bununla beraber bilgisayarlı tomografi de Evrelemede kullanılmaktadır. PET yapılamayan hastalarda boyun, göğüs (toraks), karın ve leğen kemiği (batın ve pelvis ya da abdominopelvik) tomografisi yapılmaktadır.    Kemik iliğinden biyopsi yapılarak evrelemenin tamamlanması kimi durumlarda gerekli olabilir. Genel kanı PET BT yapılanlarda her zaman kemik iliği biyopsisinin gerekmediği yönündedir.

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Lenfomanın tanısı doku tanısıdır. Yani patolojik tanıdır. Kuşkulu dokudan alınan örnekleme ile tanı konulur. Genellikle ilgili lenf bezinin bütününün çıkartılması tanı açısından daha güvenlidir. Ancak lenf bezinin lokasyonuna, hastanın genel durumuna ve yaşına bağlı olarak “tru-cut” dediğimiz yöntemle de biyopsi yapılabilir. Çoğu durumda kabaca lenf bezinden bir parça koparılması olarak tanımlanabilecek olan “tru-cut” yöntemi tanı koyulması için yeterli olabilir. Bu yöntem genellikle girişimsel radyologlar tarafından yapılır.

Patolojik incelemede sadece morfolojik değerlendirme yeterli değildir. Deneyimli bir hematopatoloğun immün histokimyasal boyamaları da yapıyor olması gerekir. Sitogenetik analiz kimi lenfomalarda hem tanısal anlamda hem de prognozun belirlenmesinde önemli olabilir. Örneklerde flow sitometri ile immünfenotipleme yapılması tanıda yardımcıdır.  FISH (Fluorescence in situ Hybridisation) testi de kimi durumlarda tanı koymada yardımcı olabilir.

Bunun dışında laboratuvar testleri de bize yardımcı olur. Özellikle hastanın hikayesi, tam kan sayımının alınması, başta LDH (Laktaz dehidrogenaz) olmak üzere biyokimyasal testlerin yapılması gereklidir. Bu hastaların tümünde Hepatit B ve C statüsü ve HIV testi yapılmalıdır.

Tüm vücut PET-BT ya da bilgisayarlı tomografi ile lenfomanın evrelemesi yapılmalıdır. Tüm vücut MRI’da kullanılabilen bir yöntem olmakla beraber yaygın değildir. MRI’ın radyasyon içermemesi avantajıdır.

Özellikle hastaların önemli bir bölümünde kemik iliği aspirasyon ve biyopsisi evrelemenin tamamlanması açısından önemlidir. Lomber ponksiyon (LP) hastalığın evresinin belirlenmesinde kimi durumlarda yapılmalıdır.  

 

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) da başarı oranı nedir?

Lenfomanın tedavisinde başarı şansını ya da iyileşme oranını belirleyen faktörler şunlardır;

  1. Hastalığın B semptomlarının olup olmaması
  2. Lenfomanın evresi
  3. Lenfomanın tipi
  4. Kanda LDH düzeyi
  5. Sitogenetik anormalliklerin varlığı
  6. Hastanın yaşı, cinsiyeti
  7. Eşlik eden hastalıklarının varlığı
  8. Eritrosit sedimantasyon hızı (ESR),
  9. Büyük kitle (bulky) hastalık
  10. Tutulu alan sayısı
  11. Mutlak lenfosit sayısı,
  12. Lökosit sayısı
  13. Serum Albümin
  14. Performans skoru,
  15. Cinsiyet

Hastalık seyrinin öngörülmesinde bu bilgiler kullanılarak Hodgkin ve Non Hodgkin Lenfomalarda hastalık seyri (prognoz) kestirilmeye çalışılır. Bu amaçla Hodgkin dışı lenfomalarda FLIPI; R-IPI, NCCN IPI, ileri evre Hodgkin lenfomada Hassenclever indeksi, gibi indeksler kullanılır.

 

Lenfoma (Lenf Bezi Kanseri) Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavide seçilecek yöntemleri sıklıkla hastalığın seyri ve tipi ile ilişkilidir. Kemoterapi halen lenfomanın tedavisinde ana tedavi yöntemi olarak varlığını devam ettiriyor olsa da son yıllarda yeni tedavi yöntemleri hızla kemoterapinin yerini almakta veya protokollere kemoterapi ile beraber eklenmektedir.

  1. Kemoterapi
  2. İmmünoterapi, car T-cell tedavileri
  3. Hedefe yönelik tedaviler
  4. Radyoterapi
  5. Cerrahi tedavi
  6. Kemik iliği nakli (Kemik iliği transplantasyonu otolog ve allogeneik)
  7. Plazmaferez
  8. Gen tedavileri ve tümör aşılama

Bu yaklaşımlar yanında özellikle tedavi seçeneklerinin tükendiği hastaları olabildiğinde klinik çalışmalara yönlendirmek de önemlidir.

Lenfoma tedavisi bir takım işidir ve hematoloji-onkoloji dışında birçok başka disiplinin katkısını gerektirir. Genellikle bu takımın liderliğini hematoloji-onkoloji uzmanı yapar. Bunun yanında nörologlar, radyasyon onkologları, endokrinologlar, psikologlar, enfeksiyon hastalıkları uzmanları gibi birçok uzmanda tedaviye katkıda bulunur.

Özellikle tedavi başarı şanslarının arttığı ve hasta yaşam sürelerinin uzadığı günümüzde uzun vadede oluşabilecek yan etkilerin önceden planlanması, tedavinin bu yönde düzenlenmesi gerekir. Örneğin tedaviye bağlı olarak kalp problemleri, infertilite (kısırlık), kemik yoğunluğunda kayıp, nöropatiler (sinir hastalıkları) ve bir takım ikincil kanserler gelişebilir. Bu kanserler arasında akciğer kanseri, böbrek kanseri, meme kanseri, melanom, MDS (miyelodisplastik sendrom), akut lösemiler sayılabilir.

 

Kemoterapi nedir?

Kemoterapi halen lenfoma tedavisinin temelini oluşturmaktadır. Özellikle hücrelerin bölünme fazında lenfoma hücrelerini yok ederler. Bu nedenle bölünmesi yavaş olan indolent lenfomalarda kemoterapinin etkinliği düşüktür. Hastaların büyük bölümünde “bekle- gör” tedavisi uygulanmasının temel nedenlerinden biridir. Kemoterapi genellikle ağız yoluyla veya damar içerisine enjeksiyon şeklinde uygulanır. Kimi durumlarda kemoterapi ilaçlarının beyin omurilik sıvısını geçememesi nedeniyle intratekal terapi denilen omurilik içine direkt uygulamak gerekebilir. Kemoterapiler genellikle kombinasyon tedavileri şeklinde, etki mekanizmaları farklı birden çok ilacın birleşimiyle uygulanır.

İntratekal tedaviler genellikle büyük B hücreli lenfomalarda, Burkitt lenfomalarda, lenfoblastik lenfomalarda ve bazı agresif T hücreli lenfomalarda ve testis lenfomalarda uygulanır. İntratekal uygulama koruyucu amaçlı olarak da uygulanabilmektedir.

 

Radyoterapi nedir?

Radyasyon tedavisi genellikle yüksek enerjili X ışınlarının ya da diğer radyasyon tiplerinin kanser hücrelerini öldürmesi amacıyla uygulanır.

 

İmmünoterapi nedir?

İmmünoterapi hastaların immün sistemlerinin kendi tümörüne karşı savaşmasını kolaylaştıracak ve gücünü artırabilecek tedaviler olarak tanımlanabilir. Burada hastanın kendi bağışıklık sisteminin kendi kanserine karşı savaşması esastır. Bu amaçla bir takım immün modülatör ilaçlar da kullanılır. Lenalidomide bunlardan biridir.  Bu grup içinde sayabileceğimiz CAR-T cell tedavisi özellikle son yıllarda son derece popülerdir. Ancak tedavinin uygulama ile 1 M dolar sınırına ulaşabileceğini ve tedaviye ulaşmanın çok zor olduğunu da bilmek gerekir.

 

Otolog Kemik İliği Nakli nedir?

Nüks veya dirençli Hodgkin ve Hodgkin dışı lenfomalarda hastanın kendi iliği kullanılarak otolog kemik iliği nakli yapılır. Temel amaç yüksek doz bir kemoterapi uygulamaktır. Normal şartlarda yüksek doz kemoterapilerde kemik iliğinin geri dönüşümsüz hasar gördüğü bilindiğinden uygulama öncesi hastanın kök hücreleri toplanıp saklanır ve kemoterapi etkisinden kaçırılır. Sonra yüksek doz tedavi verilir, tedavinin etkisi ortadan kalktıktan sonra hastanın kendi kök hücreleri yeniden hastaya nakledilir. Bu tedaviye aslında otolog kemik iliği nakli demek yerine “kök hücre destekli yüksek doz tedavi” (high dose chemotherapy with stem cell rescue) demek daha doğrudur. Allogeneik (başkasından) kemik iliği nakli de dirençli ve ilk nüks sonrası nükslerde ve özel durumlarda yapılabilir.

 

Hedefe yönelik tedaviler nedir?

Lenfomada hedefe yönelik tedaviler 2000’li yılların başından beri uygulanmaktadır.

Sadece Rituksimab tedavisinin kemoterapi rejimlerine eklenmesiyle tüm Hodgkin dışı lenfoma tiplerinde neredeyse yüzde 15’lik bir tedavi avantajı sağlanmıştır. Hedefe yönelik tedavilerde kanser hücrelerinin üzerinde taşıdıkları birtakım işaretlere karşı onları hedef alan antikorların geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. Bu antikorlar, lenfoma hücrelerinin üzerindeki işareti tanır ve keskin nişancılar gibi sadece o hücreleri hedef alıp ortadan kaldırırlar. 

 

Hodgkin lenfomada sık kullanılan kemoterapi rejimleri

En sık kullanılan rejimler ABVD ve BEACOPP rejimidir. Sıklıkla ABVD tercih edilir. BEACOPP özel durumlarda verilen daha ağır bir tedavidir. Bu iki rejim dışında çok daha az kullanılanlar ise şunlardır;  ABVE, ABVE-PC, COPDAC, COPP, COPP-ABV, MOPP, OEPA, OPPA, STANFORD V, VAMP. Nüks hastalarda sıklıkla ICE, ESHAP, DHAP, mini BEAM, MINE gibi rejimler uygulanır.

Hodgkin lenfomada kullanılan hedefe yönelik tedaviler:

Brentuximab vedotin (anti-CD30)

Rituksimab (anti CD-20): Asıl kullanım alanı CD-20 (+) Non-Hodgkin lenfoma olup nadir durumlarda eğer Hodgkin lenfoma hücresi CD20 taşıyorsa tedaviye eklenebilir.

Hodgkin lenfomada immünoterapi:

İmmun-check point inhibitörleri: Nivolumab (PD-1 inhibitörü) ve Pembrolizumab (PD-1 inhibitörü)

Hodgkin Lenfomada sık kullanılan rejimler:

ABVD

BEACOPP

Brentuximab Vedotin + AVD

Brentuximab Vedotin + Bendamustine

Brentuximab Vedotin + Nivolumab

Pembrolizumab

Nivolumab

Evorolimus

Lenalidomide

 

Non-Hodgkin lenfomada sık kullanılan tedavi rejimleri

Büyük B Hücreli lenfomalarda;

RCHOP ve EPOCH en sık kullanılan tedavi rejimleridir. Bunun yanısıra doz yoğun (dose dense) CHOP 14  + Rituksimab, R-CEOP, R-Bendamustine, RCDOP, RCEPP, RGCVP, R-miniCHOP, DHAP, DHAX, GDP, ICE, ESHAP, GemOx, MINE,  Gemsitabin, vinorelbin, İbrutinib, lenalidomide + Rituksimab, Tafasitanib + lenalidomide, CAR-T cell tedavisi, kök hücre destekli yüksek doz tedavi (otolog kemik iliği nakli), allogeneik kemik iliği nakli uygulanır.

Folliküler lernfomalarda;

Rituksimab tek başına, Rituksimab + Bendamustine, R-CHOP en sık kullanılan tedavi rejimleridir. Bunun yanısıra obinituzumab + Bendamustine, obinituzumab + CHOP, R-CVP, R-lenalidomide, obinituzumab + lenalidomide, Rituksimab + Klorambusil, Rituksimab + siklofosfamid, İbritumomab, Copanlisib, Duvelisib, idelalisib, Umbrolisib, Tazemetostat, CAR-T cell tedavisi, kök hücre destekli yüksek doz tedavi (otolog kemik iliği nakli), allogeneik kemik iliği nakli uygulanır.

Gastrik, splenik ve nodal Marginal zon lenfomalarda;

Rituksimab, Antibiyotik (Midede MALTOMA olgularında Helikobakter pilori eradikasyonu), R-Bendamustine, CHOP, CVP, İbritumomab, R-Lenalidomide, R-siklofosfamid,  R-Klorambusil, CHOP, CVP, ibrutinib, obinituzumab + CHOP, Copanlisib, Duvelisib, idelalisib, Umbrolisib, dalağın çıkartılması (splenektomi) tedavi seçenekleri arasındadır.

Mantle Hücreli lenfomalarda;

R-Hiper-CVAD, Nordic protokolü, RCHOP/RDAP, R-DAP, R-Bendamustine, VR-CAP, lenalidomide + RİTUKSİMAB, VR-CAP, CHOP, RBAC-500 tedavi seçenekleri arasındadır.

Burkitt lenfomalarda;

CODOX-M, R-EPOCH, R-HiperCVAD tedavi seçenekleri arasındadır. Burkitt lenfomalarda omurilik içine İntratekal tedaviler de uygulanmalıdır.

 

Yukarıda anılan tedaviler çok genel olarak verilmiştir. Her bir tedavi için güvendiğiniz bir uzman hekimin tavsiyeleri ile ilerlemek gerekir. Lenfomalar hakkındaki bu kısa yazı elbette ki her biri ayrı bir hastalık gibi olan lenfomalar için sadece genel bir yaklaşım içermektedir. Daha detaylı bilgi için yetkin kuruluşların web sitelerine bakılabilir. Bu kuruluşlar arasında GHSG: Alman Hodgkin Çalışma Grubu (German Hodgkin Study Group), EORTC: Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavi Teşkilatı (European Organization for the Research and Treatment of Cancer), NCIC: Kanada Ulusal Kanser Enstitüsü (National Cancer Institute Canada), NCCN: Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı (National Comprehensive Cancer Network sayılabilir.